Thursday, October 16, 2008

Melek Yakınlarda - Deepak Chopra - "Kanatlarla doğmadıysanız, sonradan çıkmalarına engel olmayın."

s:75) Tanrı aynı anda 3 düzlemde vardır.O'nunla üçünde de buluşmalısınız.Her biri, bulmacanın büyük bir parçası gibidir.İlk seviye, O'nun yaratıcısı olarak bilinen maddi dünyadır.Bu düzeyde kendinizi rahat hissedersiniz ve O'nu çoktan anladınız bile.Bu, dağların, yıldızların, nehirlerin, denizin, bitkilerin ve hayvanların seviyesidir.Mitlerinizde kendinizi bu alemin efendileri olarak adlandırırsınız ancak Tanrı'nın düşüncesi farklıdır.O, sizin maddi dünyayı takdir etmenizi ve içinde sevinç duymanızı ister.Bu, sizin oyun bahçenizdir.2.düzey, maddi olmayan ve bu yüzden ince (süptil) düzeyli dünyalar olarak bilinendir.İnce düzeyli dünyalar, maddi dünyaya hava gibi nüfuz eder. Gözle görülemez ama yaşam için gereklidir. Tanrı bu seviyeden sevgiyi ve gerçeği iletir.Hayvanların bile sevgiye ihtiyacı vardır ama siz duygunun daha saf enerjilerini hissetmek için yaratıldınız. Sevginin peygamberleri, ince seviyenin peygamberleridir. Meleklerle karşılaşılan ve gerçeğin bilindiği yer de burasıdır.Maddi düzey yaşamı güzel kılarken, ince düzeyler ona anlam katar.Anlam için can atar, onsuz varolamazsınız.Burada Tanrı'yı duyularınızdan çok zihninizle bilirsiniz. Zihninizin gözünde kendinizi değerli ve gerçeğin bir aracı olarak görürsünüz. Güven ve bilgeliği burada öğrenirsiniz; idealizmin değerini görürsünüz.Bununla birlikte, şiddet sergilediğinizde ince düzeyli dünyadan ayrılır ve Tanrı'nın isteklerine ihanet edersiniz. Üçüncü düzey, maddi dünyadan o kadar uzaktır ki, neredeyse unutulmuştur.Bu, düşünce ya da arzudan uzak, saf farkındalığın dünyasıdır.Tanrı'yı burada bilmek için, zihin, duygular ve duyuları bırakmanız gerekir.Geriye kalan şey ise, herşeyin en Tanrısal olanıdır: Varolmak. Olmak, Tanrı'yı bilmektir.Bu en saf mutluluk, en saf zekâ, en saf yaratıcılıktır. Burada Tanrı'yla, sonsuz esin sahibi bir dahi, henüz tuale dökülmemiş resimlerle dolu bir sanatçı gibi karşılaşırsınız.Bu dünya tamamen sessizdir, yine de sonsuz evrenleri yaratacak potansiyeli içerir.Tanrı'nın burada neye benzediğini nasıl açıklayabilirim ki? Melekler bile metinlerinizde kim zaman "Taht" olarak geçen dünyanın karşısında hayran kalır.Burası Tanrı'nın makamıdır ama somut sözcüklerle ifade edilecek olursa sonsuz boyutlarda, sonsuz hızla hareket eden, sonsuz farkındalıktır.Üç düzeyin tümü de , hem kendi içlerinde hem de birbirleriyle ilişkilerinde sürekli değişir.Bu yüzden her günün yeni bir dünya olduğunu söyleyebiliyorum.Duyularınız sizi maddi dünyanın sabit olduğuna inandırırken o aslında sürekli bir akış içindedir.Gerçekte ince düzeyli bir dünyada değişimden başka birşey olmamasına karşın, zihniniz tekrar tekrar aynı düşünceleri düşünerek sizi aldatıyor.Ve saf Varlığın dünyası herşeyi, her an yeniden düzenliyor.Bu üç seviyede de Tanrı'yla buluşmakı için her bir dünyanın ne anlama geldiğine dikkat etmelisiniz.Maddi düzeyde Tanrı'yla, O'nun yaratısını takdir ederek buluşursunuz; bu , doğa sevgisi demektir. İnce düzeyde, O'nun sevgisiyle, yani kendi en derin gerçeğinizi yaşama arzunun ve ruhun düşüncesi yoluyla buluşursunuz.Saf Varlık seviyesinde O'nunla sessizlik, meditasyon ve duayla buluşursunuz.Tanrı'yı bilmek budur.
S:118) Oyun çok daha ince düzeyde sürüyor, bir saklambaç oyunu bu.Siz, kendi ışığınızdan saklandınız, bu yüzden Tanrı kendisini sizden saklıyormuş gibi görünüyor.
S:133) "Daha önce burada bulundunuz." dedi Beth."Dikkatle dinleyin.Hatırlamak sizin için zor olacak ama dikkatle dinleyin.Bütün bu sahne sizin için.bunu siz kontrol ediyorsunuz.Olayların merkezi sizsiniz.Buraya geri gelerek büyük bir adım attınız ancak bunu sürdürmeye yetecek gücünüz yok.Bakın ona" Beth'in sesi son derece açık seçik ve güçlü geliyordu.Michael, konuşanın gerçek Beth olduğunu hissetti.DÖnüp yüzü sararmış, ağzından kan sızan Marvell'a baktı.Cesette az önce hayata döndürülmüş bir adamdan eser yoktu.Michael'in soluğu kesildi. "Olanları anlayabiliyor musunuz?" diye sordu Beth. "Hayır." "Ama bir düzlemde anlıyorsunuz.Hepimiz anlarız.Hiçbir zamanb sadece bir olay yoktur.Herşey başka bir seviyede tekrar tekrar meydana gelir.Önemli olan şey -bunu aklınızda tutmalısınız- hangisini gerçekleştirmeyi seçtiğinizdir.Anlıyor musunuz?Hangi biçimi seçebileceğini bilen tek kişi sizsiniz.Diğer seçeneklerin tümü Tanrı'nın ışığında yok olur." Michael kadına baktı.Kalbi çarpmaya başladı.
Bu sefer doğru olanı yap. Michael, başını yumruk yemiş bir boksör gibi salladı.Dengesini yitirmişti... S:134) Kendi gerçeklik yorumunuzu anladığınızda melekleri de anlayacaksınız ve bu titreşimlere bağlıdır.Doğadaki herşeyin kendi imzası vardır ve her imza eşsiz bir titreşimden yapılmıştır.Bir kaya, ay ışığı değildir.Bir ağaç, şimşek değildir.Sizin dünyanızda madde ve enerji arasındaki ayrıma titizlikle uyulur.Ancak doğal düzende, titreşimler varolan en küçük şeyden en büyüğüne, hareket eden yaradılışın sürekli akışını, arkını, gökkuşağını oluştururlar.Melekler için herahangi bir kesin ayrım anlamsızdır.Bütün hatlardan akarak geçeriz.Gökkuşağı üzerinde ilerler gibi.Bazen rüyalarda görünürüz, bazen gün ışığında ortaya çıkarız.Göksel bir parıltı ya da bir kutsallık esintisi çıkarabiliriz ya da hiçbirşey yaymayız çevremize.Bizim maddesel olmamız ya da yalnızca böyle görünmemiz yorumdan ibarettir, çünkü pek az vizyoner, meleklere dokunacak kadar gözü pek olduğunu öne sürmüştür. ...Işık sizi bekler ama yönetmez.Işık sizin kaderinizse, şimdi ve bundan sonra onun her işaretine yanıt vermelisiniz.Bu, sizi ışıktan ayıran yanılsamalardan adım adım kopmanız anlamına gelir.Kendinizi tanımanıza yardım etmek için Tanrı pek çok mesaj gönderir.Bunların içinde en önemlisi şudur: Korkudan özgürleşin.Korku güçlüdür ancak ışık değildir özü.Ayrılıktan doğar ve ayrılıktan kurtulmak içi korkuya kulak vermeyi bırakmanız gerekir.Melekler, zamanlarının çoğunu korkuyu yok etmeye çabalamaya adar.İnsanoğlunun en büyük ilerleyişi buna bağlıdır.
S:181) Arayanlar mıknatıs gibidir.Onların dualarına, arzularına verdiğimiz kadar önem vermeyiz.Aramak, ışığı arzulamaktır ve ışık isteği melekleri kendine çeker.Herhangi birisi bizi bu yolla çağırabilir, ancak çok azı bunu yapar.Çoğu dua bir yardım haykırışıdır.Tanrı bunlara kulak verse de insanlar kendilerine yeterlidir.Yeterince ışık elde ederseniz, bütün sorunları çözebilirsiniz.Çünkü ışık, enerji ya da saf mutluluk hissinden daha fazla birşeydir.Işık zekadır, güçtür.Tanrı ve O'nun bütün krallığı ışıktan yaratılmıştır.Işığa değer verdiğinizde, size hizmet eder.Işık aşılayarak ilişkileri değiştirebilirsiniz.Size karşı olanlara ışık göndererek anlaşmazlıkları çözebilirsiniz.Bütün derin soruların yanıtları ışık yoluyla yollanır.Zihin ışıkla dolduğunda ayrılık içinde yaşayan herkese acı veren yalnızlık ve anlamsızlık duyguları şifa bulur. Çoğu kişi yaşamlarındaki en zorlu açmazları gereksiz yere kendileri çözmeye çabalar.Yanıt ne ıstırap içindeki zihinden gelebilir ne de duygusal acı, kaygı ve endişeden.İnsan bunu çoktan öğrenmiş olmalıydı.Yine de berraklık için ışığı çağıracağınıza, kendi yarattığınız karanlıkta gezinmeyi tercih edersiniz.Bu farkındalık eksikliği, şu andaki dünyanın büyük trajedisidir.Sizi, aynı yanlış çözümleri tekrar tekrar uygulamaya, onlara inanmasanız da mekanik olarak sürdürmeye mahkum eder.Işık olmadığında, çok az berraklık vardır.Tanrı'yle birlikteliğimizin ortak bilincinin bağları olmadan, bir insanın ailesi dağılmış bir ailedir. Tanrı'nın en büyük lütfu, ışık armağınıdır.Tanrı, meleklerini bu armağanı vermek üzere görevlendirir.Bizim arada bir sizi ziyaret edip sonra yanınızdan ayrılarak yaptığımız budur.Ya gelip yanınızda kalsak nasıl olurdu? Ben, bu soruyu cevaplamak üzere gönderilmiş olan meleğim.Beni, kutsamanın meleği olarak adlandırın.
S:189) "Plan nedir?" diye sordu Lazar. ... "Kutsal planı kastettim" dedi kız sakin bir tavırla. ... "Planın bir parçası olmayı seçmezsem ne olacak?Vazgeçmeli miyim, yoksa aklımı yine karıştırana kadar beni sürükleyecek misin?" "Vazgeçmen gerekmiyor.Bunu kendini korumak için söylüyorsuni" dedi Didi. ... "Hayır, kendimi neden koruyacak mışım?" "Dışlanmaktan.Planın dışında bırakılmaktan korkuyorsan kendini vazgeçerek savunursun.En azından bir seçim yaptığını, dizginlerin senin elinde olduğunu hissedersin." ... "Karanlık, Tanrı'nın iradesinin bir parçası olan kendi iradenizi anladığınızda sona erer.İrade, planın bir parçasıdır.Tanrı'nın sanatı size herşeyi vermek ama ona kendi kendinize ulaşmanıza izin vermesidir.Yaşamın görünmez düzeni mekaniktir ancak çalışması sevgiyi içerir.Bir makinanın böylesine bir dakiklikle çalışması, bununla birlikte zarafetin ta kendisi olması gizemlidir."
S:196) ...Yalnızca birtakım iyi seçimler yaptığınızı söylemeye çalışıyorum.Bu senin ikizin, bir ikiz değil.İç dünyanın bir başka biçimi.Normalde insanlar bir seferinde bir biçimi deneyimler.Bu durumda ise, ikisinin varolmasına izin verildi.Onu bırakabilir, bütün yükümlülüklerinden kurtulabilirsin. "Ama eğer o bense, o zaman içerdeyim ve yargılanacağım," diye karşılık verdi Michael. "Doğru.Bu kısmı yanılsama. Marvell'in kaderinden sorumlu olmadığını hissettiğin zaman sona erecek." ... "Yani bütün bunlar, Michael Marvell'in ölümünden sorumlu tutulmayı seçtiği için mi oldu?" diye sordu Susan. "Evet.Doğal olarak fırsat hazırdı.Herkes kendi durumunu seçer.İnsanlar bunun böyle olmadığı yanılsamasıyla yaşar. Olayların gökten yağan yağmur gibi, öylesine oluverdiğini düşünürler." ... "Yani seçim benim mi?" dedi Michael. "Doğru." "Pekala, seçenekler neler?" "Devam et, kurşunlardan sakın, doğaçla, ilerledikçe yarat.Yaşamanın tek gerçek yolu budur.Geri kalanı harekette bulunmaktır, bu da yeterli değildir." dedi Rakhel. "Yalnızca eğitim için değil, gerçeğin tadına bakman için de doğaçlamana izin vermek önemliydi.Yarattığın durumların altından kalkana kadar hiçbir zaman erişemeyeceksin." "Erişecek bir yer olmasa bile, öyle değil mi?" diye sordu Michael. "Öyle.Yolculuk devam eder..."
S:208) "Her insan, durmadan kaynayan kuantum çorbasından hayata dair kendi yorumuna uyan özellikleri seçer. Bu, her zaman bir önceki görüşten bir sonrakine hareket ettiğiniz anlamına gelir. Kendinizi görmeye şartladığınız şeyi görürsünüz, kendinizi düşünmeye şartladığınız şeyi düşünürsünüz. Bir kez seçilince, bu bakış neden-sonuç etkisinin akışını yaratır.Bu, karma olarak bilinen şeydir: A'dan B'ye gitmek için kullandığınız enerjiyle harmanlanmış olaylar paketi.Karmayı yarattığınız ya da değiştirdiğiniz her seferinde olasılıkları değiştirirsiniz.Deneyimlemeyi istediğiniz, büyük dramalar ya da çok küçük olaylar olabilen eski "olaylar çizgileri"nden geçersiniz ve bunlar rollerini oynarken yaşamınıza yenilerini toplarsınız.Dış dünyayla her etkileşim önce zihni gerektirir.Zihin önce her bilgi kırıntısını işlemden geçirir ve bunu eski şartlanma şemalarınıza ve edinilmiş inançlarınıza uydurur.Zihnin kendi alışkanlık kalıpları dışından gelen bilgilerle uğraşma becerisi çok azdır.Bu beceri ruha aittir.Gördüğünüz gibi, zihninizin her olay akışını, her senaryoyu, dramayı değiştirme yeteneği olmasına rağmen, o, geçmişte verdiği kararlar tarafından tuzağa düşürülmüştür. Bu, gerçek, derin dönüşümü kazanmadan önce üstünde çalışmanız gereken bağlayıcı karmadır."
S:224) "Ben de mi bıraktım?" diye sordu Lazar. "Duyduğum diğerleri gibisin.Planı istemeden bıraktın." "Peki ne yaptığımızı düşündük?" "Elinizden gelenin en iyisini yapıyordunuz.Bırakmak mantıklı görünüyordu, çünkü hiçbir zaman hak edemeyeceğinizi düşündüğünüz bir şeyi istiyordunuz - Tanrı'nın sevgisini.Kendinizi, bunun yerine koyduklarınızı yaşamaya koşulladınız.Bunlara gerçekmiş gibi davranmak için elinizden geleni yapıyorsunuz.Yüreğinin derinliklerinde herkes vazgeçtiğini biliyor ama unutmayı yeğliyorlar."
S:240) "Kanatlarla doğmadıysanız, sonradan çıkmalarına engel olmayın."

Deepak Chopra'nın Melek Yakınlarda adlı kitabından alıntıları yayınlıyorum.Kitabı Muallim Cevdet Kütüphanesi'nde bulabilirsiniz.

hayatın ödülü hayattır